21 Temmuz 2015 Salı

CIRCIR NİYE, AĞUSTOS BÖCEĞİ DEĞİLSİNKİ


İstersen bir silkelen ve cebinden dökülen aletlere bak da ondan sonra Atatürkçülükten, milliyetçilikten söz et.

Bindiğin arabadan evindeki aletlerin markasından bahset; kuru nutuklar atmadan, fanatik putperestlik yapmadan önce....

 Lafla peynir gemisi yürümez pirim, Ağustos böceği gibi cırcırla yaşanmaz.

Ya üret ya üretmeye çalışan yerli girişimleri can pahasına destekle, alımınla katkı ver, gönüllü tanıtım elçisi ol. Tıpkı gelişmiş ülkelerin bilinçli vatandaşlarının yaptığı gibi.

Pırıl pırıl gencecik mühendisler, korkudan hayallerinin projelerini gerçek kılmak için girişimcilik değil, elde CV ve referanslarla yine oraya buraya "kapak atma" telaşındalar. Kalplerindeki aşkı öldürüp bir maaş uğruna inanmadıkları, istemedikleri şeyler arasında ömür çürütmeye talipler. KPSS kuşu oluyor çoğu da; devlet kapısında "yemlenmek" için.
 

 Bunun sebebi sensin! O gençlere sorduğumda diyorlar ki; "Bu memlekette üretene ekmek yok. Çok çok tüccar olunur. Alıp elalemin malını, üstüne kâr koyup bir güzel satarsan belki. Anca bunu bilir buranın insanı. Etrafına bak bir, semermiş holdingleri gör. Neyden büyüdüklerine bak..."

Kahretsin ki, yerden göğe kadar haklılar. Bunun sebebi sensin, ey halkım. İyi bir tüketen olmaya programlandın. Her konuda milliyetçilik damarın kabarırken, elalemin çapullarını kullanmak hiç seni incitmedi. Üretenini desteklemedin sen. Bilakis; yabancı markalar kullanmayı zayıf kişilikleri tatmin aracı, birer sosyal statü göstergesi olarak gördün; aynen sana öğretildiği gibi. Bir türlü kurutulamayan ablak bir marka budalalığı içinde almakla tatmin olan tuhaf yaratıklar ülkesi haline geldi buralar...

Eğer dilersen, bugünden tezi yok; değişir resim, düzelir makûs talih, döner şerler hayra ve ardında senin nefesini duymaya başlar, yerli üreten. Unutma senin elinde; gençlerin endişesini gidermek, onları emir eri olmaktan çıkarıp üretmek konusunda cesaretlendirmek.

Alman'ın cebinde Alman telefonu, Koreli'nin altında Kore arabası, Japon'un evinde Japon televizyonu, Amerikalı'nın ofisinde Amerikan bilgisayarı varken sen nasıl gelişmişliği tesadüfe bağlarsın?

Gel değiştir dünyaya bakışını ve akşam başını koyduğunda yastığına, rahat uyu; sayende dönsün çarklar, zahiren değil; taş üstüne gerçekten konsun yeni taşlar. O zaman rahat edecek ruhları, bu ülkeye hizmet etmiş, emek vermiş, candan geçmişlerin.

Ziya Paşa ne de güzel demiş: "Aynası iş kişinin, lafa bakılmaz."
"Atam sen kalk, ben yatayım" demekle de bu memleket mamur olmaz.

Cem Turan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder